Nükleer Enerjiye Bakış | Nükleer Enerji Çevre ve Ekonomi

1) Enerji arz ve talebini etkileyen faktörleri belirterek herbirini kısaca açıklayacağız.

 Enerji talebini etkileyen faktörler 

  1. Nüfus Artışı

Nüfus önemli bir etkendir. Çünkü nüfus sayısı arttığı zaman enerjiyi kullanan nüfusta artacaktır. Enerjiye artan talebi nasıl sağlayacağınızı planlamalıyız ve bu duruma göre hareket etmeliyiz. Nüfus artması aynı zamanda hayat standartlarının iyileştirilmesine çaba gösterecek bir kitleye bağlı olarak enerji ihtiyacı git gide artacaktır. Enerjinin ithal edilmesiyle veya kendimizin üretmeside ekonomi için önemlidir.


    2. Kentleşme 

Artan nüfusla birlikte daha. İyi iş ve eğitim imkanlarına, daha iyi sağlık hizmetlerine ihtiyaç duyan insanlar kırsal bölgelerden kentlere doğru bir göç sağlamış bu da kentleşme olgusunun yerleşmesine neden olmuştur. Sanayileşme ile birlikte gelişen kentlerde nüfus daha çok artmıştır. Kıyıya yakın olmakta kentleşmede bir alternatiftir. Daha iyi ve iş imkanları, sağlık hizmetleri için kırsaldan kentlere göç artmıştır. Büyük kentlerde enerji ihtiyacının artması hatta yetersizlik söz konusu ikende kırsaldan kente göçüşü o kent kaldırıyorum bu nüfusu bunlarıda göz önüne almalıyız.


3. Ekonomik Büyüme ve Sosyal Gelişme 

Ekonomik büyüme kavramı, bir ülkede üretilen mal ve hizmet miktarında meydana gelen artışları ifade etmektedir. Dolayısıyla üretimde meydana gelen bir artış enerji talebinde arttıracaktır. Endüstriyel açıdan belirli bir düzeye gelebilmek için enerjiye de ihtiyaç vardır. Ekonomik büyümede enerji talebi artar, eğer ki ekonomide bir durgunluk varsa enerji talebi azalır. Mal ve hizmette, ekonomik büyümede enerji doğrusal bir hareket göstermektir. Kullanacağımız enerji içinde gerekli teknolojiye sahip olmalıyız.


4. Teknolojinin Gelişmesi ve Yaygınlaşması

Teknolojik gelişme ile beraber enerji, mal ve hizmet üretiminde daha fazla yer almaya başlamış ve üretimin temel girdi haline gelmiştir. Sanayi ve endüstriyel gelişmelerin enerjiye olan talebin artmasına sebep olmuştur. Teknolojik gelişme, nüfus artışına göre enerji talebi daha fazla artmıştır. Sanayi devriminden sonra bu gelişmeler olmuştur. Sanayi devriminden önce ise nüfus artışına paralel bir artış gösterirken, sanayi devriminden sonra bu değişmiştir.


5.Verimlilik 

Enerji verimliliği yani enerjinin etkin kullanımı, refah düzeyini değiştirmeden, kalite ve performansı düşürmeden aynı mal veya hizmetleri elde etmek için gerekli olan enerji miktarının azaltılmasıdır. Yani burada ürettiğimiz maldan, hizmetten ve kaliteden ödün vermeden optimizasyon ile eski cihazlara göre yeni cihazların daha az enerji harcaması enerji tasarrufu ve verimliliktir. Enerjinin verimli kullanılması, enerji kaynaklarının tüketim hızını azaltacak ekosistemi daha az zarara uğrayacaktır.


Enerji arzını etkileyen faktörler

1. Ülkelerin coğrafi yapısı ve iklimi 

Mesela yenilenebilir enerjide rüzgar enerjisini tercih edeceğiz ama ülkemizin coğrafi yapısı ve iklimi bu duruma elverişli değildir. Bundan dolayıda coğrafi konumun ve iklimin başka avantajları vardır, bunları kullanırız ve bunların üzerine gideriz.


2. Ülkenin kullandığı teknoloji

Enerji arzını etkiler. Eğer teknoloji yetersizse ama kapasiteniz varsa bunu kullanamazsınız. Yer altı kaynaklarının zengin olması başka enerji kaynaklarının var olması, ama teknolojinin olmamasının yüzünden bir önemi kalmıyor. Dolayısıyla enerji arzına yetemiyoruz gibi bir durum çıkıyor. Teknolojik anlamda yetebilmek önemli bir konudur.

3. Sahip olduğu çevresel koşullar 

Sürdürülebilirlik ve her türlü çevresel niteliği baz almalıyız. Çevreyi enerji arzında korumamız gerekir. Bundan dolayı elimizde ki kaynaklar ile bunu planlamalıyız ve çevreyi korumalıyız.


4. Ekonomik ve siyasi niteliği

Ekonomimiz ne kadar iyiyse daha çok çevresel etkisi olmayan temiz enerjiye yönelim vardır. Bunun sebebi ekonomik ve siyasi niteliğin yüksek ve belirli bir düzeyde ise çevreye minimum zarar verecek enerjilere yönelmişlerdir, çünkü gerekli bütçeyi oluşturabilmektedir.

5.Kurumsal ve mali faktörler

Yasalar, kurallar ve yönetmeliklerde enerji arzını etkileyebilen faktörlerdir.



2) Radyoaktif atık yönetimi aşamalarında geçici depolama aşamaları nelerdir ?


Geçici depolamada yeni atık yönetiminde 3’tür depolama vardır;


  1. Kısa yarılanma süreli atıklar için bozunma deposu, bozunum gerçekleştikten sonra aktivitesinin ve gücünün bittiğini beklediğimiz depolamadır.

  2. Radyoaktif atıkların işlenmesi beklediği depodur. Orta ve yüksek düzeyli atıklar, özellikle orta düzey atıklar göz önüne alınır.

  3. Koşullandırılmış atık paketlerinin bertaraf tesisine gönderilmesi beklendiği depodur. Sıvı atık olabilir, katılaştırıp ve paketleyip bu atık paketlerinin artık bertaraf tesisine gönderilmesi beklediğimiz depodur. Bu depoları bir düzenle ve planla kontrol etmeliyiz.

Genel olarak kısa ömürlü atıkların bozunma süresinin bitmesi beklenir. Yüksek aktiviteli bir atık için ise sadece ona özel bir depolama yapmalıyız. Zemin materyalinizi ise temizlemeye uygun olmalıdır. Gerekli güvenlikler alınmalı ve işi bilen yetkili kişiler dışında depolama alanlarına kimsenin girmemesi gerekir. Zaman zaman havalandırma ve radyoaktif atığın ölçümü yapılmalıdır. Uzun ömürlü ve yüksek aktiviteli atıklar için kullanılan depoların çok iyi düzenlenmiş olması gerekir. Bozunma deposunu kısa yarı ömürlü atıklar için kullanıyoruz.

-Kısa yarılanma süreli atıklar için bozunum deposu.

-Uzun ömürlü ve yüksek aktiviteli atıklar için kullanılan depoların çok iyi düzenlenmiş olması gerekir.

-Koşullandırılmış atık paketlerinin bertaraf tesisine gönderilmesi beklendiği depo.

-Gerekli güvenlik ve işin uzmanları.


3) Radyoaktif atık yönetiminin prensiblerini maddeler halin de açıklayacağız.


1.İnsan Sağlığının Korunumu Prensibi

Radyoaktif atıkların insan sağlığını koruyacak şekilde yönetilmelidir. Radyoaktif atık yönetimi, uygulamada nükleer güç üretiminin her bir aşaması ile ilişkilidir. Bu nedenle, her aşamada radyoaktif atık yönetiminin insan sağlığını kabul edilebilir bir düzeyde koruması için gerekli önlemler alınmalıdır. Uluslararası anlaşmalara uyarak insan sağlığına bir tehlike oluşturmayacak şekilde kabul edilebilir bir düzeyde korunması gerekmektedir.

2.Çevrenin Korunumu Prensibi

Radyoaktif atıklar, çevrenin kabul edilebilir bir düzeyde korunmasını sağlayacak şekilde yönetilmelidir. Çevreye radyoizotopların salınımı sonucunda insan türü dışında ki canlılarda bu durumdan etkilenir. Bu etkileri mutlaka hesaplamaları yapılmalı ve gereken şartları uygulayarak çevreye ve canlı varlıklara zarar vermeyecek ve yeterli deneyime sahip çevre uzmanları tarafından yönetilmesi gerekmektedir.

 

3.Ulusal SInırların Ötesinde Korunumu Prensibi 

Radyoaktif yönetimi sadece o ülkeyi ilgilendiren bir konu değildir, tüm dünyayı ilgilendiren bir konu olduğu için sadece ulusal değil uluslararası da bazı şartlara tabi tutulmaktadır. Radyoaktif atıklar, ulusal sınırların ötesindeki insan sağlığı ve çevre üzerindeki olası etkiler asgari düzeye indirgenecek şekilde yönetilmelidir. Bir ülke radyoaktif atık yönetiminde gerekli altyapı ve çalışana sahip olmalıdır.


4.Gelecek Nesillerin Korunumu Prensibi 

Radyoaktif atıklar gelecek nesillerin sağlığı üzerinde tahmin edilen etkilerle kıyaslandığında, bugün için kabul edilen etki düzeyinde daha büyük olmayacak şekilde yönetilmelidir. Günümüzde ki radyoaktif atıkların gereken şartlar ve kurallara göre depolamasını yapmalıyız. Eğer ki bu şartlar yerine getirilmediğinde zaman içerisinde çevre ve insan sağlığı açısından tehlikeli bir hal alacaktır ve bunun bedelini bizden sonraki nesiller ödeyecektir. Bundan dolayı gelecek nesillere bu yükü bırakmamak için şimdiden uzmanlar tarafından radyoaktif atığın denetimli bir şekilde depolanması gerekmektedir ve bu radyoaktif atıkların dönem dönem incelenerek kalan bozunma sürelerine takip etmemiz gerekmektedir.


5.Gelecek Nesillere Yük Getirmeme Prensibi

Radyoaktif atıklar, çevrenin kabul edilebilir bir düzeyde korunmasını sağlayacak şekilde yönetilmelidir. Dördüncü madde de belirttiğim gibi bu madde içinde geçerlidir.


6.Ulusal Yasal Çerçeve 

Radyoaktif atıklar sorumluluk dağılımları açık olarak belirlenmiş ve bağımsız düzenleme için alt yapısı hazırlanmış olan ulusal yasal bir çerçeve içerisinde yönetilmelidir. Radyoizotopları kullanan ülkeler, ulusal radyoaktif atık yönetimi stratejilerini esas alacak şekilde, ulusal yasal bir çerçevede geliştirmelidirler.


7.Radyoaktif Atık Çıkışının Denetimi Prensibi

Radyoaktif atık çıkış miktarı en az düzeyde tutulmalıdır. Radyoaktif atıkların hem aktivite hem de hacim açısından, Uygun tasarım, işletme ve söküm tedbirleri alarak radyoaktif atık çıkışını mümkün olan en az düzeyde tutulması ancak uzman ve bağımsız bir radyoaktif atık yöneticisinin başlangıçta sisteme dahil edilmesi ile mümkündür.


8.Radyoaktif Atık Çıkışı ve Yönetiminde Karşılıklı Etkileşim Prensibi

Radyoaktif atık çıkışı ve yönetiminin tüm adımlarında karşılıklı etkileşim uygun olarak hesaba alınmalıdır.

 

9.Tesislerin Güvenliği

Radyoaktif atık yönetimi tesislerinin güvenliği, tesis ömrü boyunca sağlanmaktadır. Çünkü herhangi bir güvenlik ihlalinde sonuçlar çok büyük ve tehlikeli olabilir, sonuçta burada radyasyondan bahsettiğimiz için güvenlikte çok önemlidir.



4) Nükleer enerji tercihinde sürdürebilirliğin sağlanmasının ana prensipleri nelerdir ?


Sürdürülebilir kalkınma şu anda var olan ihtiyaçlarımızı karşılarken gelecek kuşağın ihtiyaçlarını karşılama hakkını ve imkanını elinden almadan kaynakları etkin kullanmaktadır. Enerji üretim biçimleri sürdürülebilir kalkınmanın önemli bir parçasıdır. Fiyat istikrarı, arz çeşitliliği ve arz güvenliği, doğrudan maliyet tasarrufu ve ödemeler dengesindeki değişimler sürdürülebilirliğin ekonomik boyutuyla ilgilidir. Nükleer enerjiyle üretilen elektriğin fiyatının istikrarlı oluşu, ödemeler dengesine olan pozitif katkısı, arz çeşitliliğine ve arz güvenliğine olumlu etkisi nükleer enerjiyi sürdürülebilir kılar. Nükleer enerjide sürdürülebilirlik dediğimiz zaman ekonomik, sosyal ve çevresel olarakta göz önüne almalıyız. Ekonomik açıdan bize ne kadar katkısı olduğu, yapılan yatırımların geri bize dönmesi ve kar elde etmemiz. Sosyal olarak santralin kurulacağı yerin ya da bölgede ki halkın bunu istemesi. Çevre olarak ise en az harcama ile yüksek performanslı bir çalışma elde etmeliyiz. Sürdürülebilirlik için çevre çok önemlidir, bundan dolayı gerekli çalışmalar yaparak az maliyet ile çevreyi en fazla ne kadar koruruz bunu düşünmeliyiz. Çevreye verdiğimiz zararı minimum seviyelere indirerek sürdürülebilir yapmalıyız.










Post a Comment